18 Mart 2016 Cuma

İftiharla Sunarım...


Senin İçin Buradayım "Tüm Hakları Saklıdır Kadın" gösterimiz ThoughtWorks, Executas, Milklab34 Sponsorluğunda Bilgi Üniversitesi'nde! 

Projemize destek veren harika sponsorlarımız ve başarılı, heyecanlı ekiplerine bin teşekkür ederim. 


Gectiğimiz yıl 12-14 Haziran 2015 tarihleri arasında, ThoughtWorks, Milklab34 ve TOG Things çalışanlarından oluşan Hack4Women ekibi, Bilgi Üniversitesi Sosyal Kuluçka Merkezinde ilk hackathonunu düzenlemişti. 


Tüm hafta sonu boyunca coğunlugu kadınlardan oluşan ekipler, kadınlar için faydalı olacak çok güzel uygulama fikirleri ortaya çıkarmış ve ThoughtWorks hackathon sonrasında kazanan ekibe projelerini hayata geçirmeleri için destek vermişti. 


2016 yılında, Hack4Women ekibi ikinci etkinliğiyle Elçin Gören'in ''Senin İçin Buradayım'' Tüm Hakları Saklıdır 'Kadın' Projesini destekliyor. Kadın ve şiddetin tarihini inceleyen proje, kadına yönelik artan şiddetin farklı boyutlarını bambaşka bir dille ele alıyor. Erkeği ötelemeden, kadının değeri hakkındaki farkındalığı arttırmak için hazırlanan tek kişilik gösteri, dünyanın tüm kadınlarına adanıyor. 


26-27 Mart 2016 tarihleri arasında Bilgi Üniversitesi Kuluçka Merkezinde düzenlenecek olan 2. Hackathona katilacak arkadaşlar, projenin web sitesi olan www.seninicinburadayim.com 'un tasarımından 'back-end'ine kadar uçtan uca geliştirmesini yapacaklar.


‪#‎elcingoren‬ ‪#‎ThoughtWorks‬ ‪#‎Executas‬ ‪#‎Milklab34‬ ‪#‎BilgiÜniversitesi‬ ‪#‎tekkisilikgösteri‬ ‪#‎kadınasiddet‬ ‪#‎alkış‬ ‪#‎teşekkür‬

10 Mart 2016 Perşembe

Senin İçin Buradayım...


İnsanlığın yalnızlığını dünyanın kucağından kaldıran ilk kadın HAVVA, kimseler yokken ADEM'in yanında belirdi. Yol arkadaşı oldu.  Peki sonra ne oldu? 

 ''Tüm hakları Saklıdır'' sahnede canlı performansla izleyiciye aktarılan 45 Dakikalık TEK KİŞİLİK GÖSTERİDİR.


Kadına yönelik artan her türlü şiddetin dünyadaki rakamlarından Türkiye ölçeğine uzanan araştırmada tema şiddet olsa da vurgu kadının kıymeti üzerinden yapılıyor.

Fosil bilimden yararlanıp, şiddetin tarihini de ele alan gösteri, cinsler arası karşıtlık değil değerler algısını vurguluyor.
Duygusal/ sözlü şiddetin  planlı bir cinayetten farklı olmadığının üzerinde duran araştırma 'aldatılmanın' şiddetin yüksek notalarından biri olduğu konusu da işleniyor.

Hz. Meryem, Nene Hatun, Türkân Şoray, Kocabıyık Halime Çavuş, Sultan Hanım, Halide Edip Adıvar ve Sabiha Gökçen'i de kapsayan gösterinin kurgusunda zaman içinde zaman yaşanıyor.

Karyalı I. Artemisia, Kraliçe Boudica, Zenobia ve Tomoe Gozen'in de konu edildiği gösteride kadın ve kadına yönelik şiddete yeni bir bakış açısı kazandırmak amaçlanıyor.

Hz. Muhammed'in Veda Hutbesi'ndeki kadın paragrafını ve

Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk'ün Anadolu Kadını'na duyduğu minnet dolu sevgiyi de ele alan
TÜM HAKLARI SAKLIDIR '' KADIN'' gösterisi 'Kadına Yönelik Her Türlü Şiddetin Son Bulması' umuduyla 'Dünyanın Tüm Kadınlarına' adanmıştır.

Sınırlı sayıdaki davetlisiyle 12 Aralık Cumartesi günü Gayrettepe BizCEVAHİR OTEL'de gerçekleşen ön gösterimde tam not alan gösterinin takvimini sosyal medya hesaplarımız ve resmi internet sitemiz www.seninicinburadayim.com'dan duyurmaya başladık.


Proje Başkanı Elçin GÖREN, Cumhurbaşkanlığı himayesinde 'RTÜK' tarafından en iyi Türkçe Konuşan Haber Spikeri ödülüne layık görülmüştür.


Kadının güzel saçlarının, fondöten ve kapatıcıların şiddet izini saklamak için kullanıldığı bir gezegen olmaz. 

Nasıl ve neden olmaz onu açıklamaya, şiddetin doğasına ait kelimelerden uzak bir anlatımla size geliyoruz.

Buluşmak üzere.


Mart' 2016


6 Mayıs 2015 Çarşamba

Hezarfen'in Kanatları KULE 1- 2!



Beyoğlu 19. yüzyılda yerleşim yeri olmaya başlayan, uzun yıllar boyunca rıhtımı ile ülkenin dışa açılan kapısı ve denizcilerin uğrak yeriydi. Nihayet 528 yılında uzun boylu bir gözlemci gibi kondurulmuştu Galata Kulesi de.
İstanbul Boğazı, Haliç ve İstanbul panoramik olarak ayak altında olunca kaçınılmaz bir uçmak hissi doluyor insana.
Bu yükseklikten bir defa İstanbul'a bakmak sevdiğin birini kucaklamak gibidir; hani üzerinden yıllar geçse de o artık hep yaşayacak tazecik bir histir!
Kuleye birkaç apartman uzaktaki Louis Appartements'ın terasından bakmak ise tam bir senfoni. İrili ufaklı bacalar, saçaklara konan martılar, kulenin pencerelerinden sızan ışık, biraz şanslıysanız çiseleyen yağmur, komşu pencereler, sokağın uğultulu nefesine karışan sokak çalgıcısının şarkısı!

Aslında fener olarak yapılan ve 1348'de şehrin en yüksek binası olan Galata Kulesi, bir dönem savaş esirlerinin barınağı olarak da kullanılmış. Sultan III. Murat'ın müsaadesiyle Rasathane olduğu günlerden sonra sıra 17. Yüzyılda Ahmet Çelebi'nin rüyasına gelmiş. İyi ki gelmiş.
Çelebi, 1632’de Okmeydanı'nda rüzgarları kollayıp uçuş talimleri yaptıktan sonra, lodoslu bir havada tahtadan yaptırdığı kartal kanatlarını sırtına takarak bu kuleden Üsküdar-Doğancılar'a uçup rüyasını gerçekleştirmiş ve başına türlü iş açmış.
Ona 'Bin Bilimli' anlamına gelen 'Hezarfen' unvanı da bu uçuştan sonra verilmiş.

Hezarfen, 'çok fazla şey biliyor' başlığıyla Cezayir'e sürgün edilmiş olsa da;
Uçmuş mu uçmuştur.
Konmuş mu pekalâ konmuştur.
O, takma kanatlarla uçmayı başaran ilk insan olma ünvanıyla Cezayir'e giderken ne düşünmüştür bilinmez ama herkeslerden önce İstanbul'u kuşlar gibi uçup insan olarak görmüş ve dönemin alimlerine şapka çıkarttırmıştır.

Aydınlık kapılarının tam ortasındaki karanlık, ona ne zaman baksam sanki Hezarfen Ahmet Çelebi çıkacakmış gibi hissetmemi sağlayan bu hikayeye sahip olmasındandır.
Sanki bir sonsuzluk kapısıdır bu!
İçine bir defa derinden bakanlar orada Ahmet Çelebi'nin tahta kanatlarını görür.

Gördüm. Kendi rüyamın gerçekliğinde gördüm.
Turuncu üç mum vardı masada ve en son ne zaman mum yaktığını hatırlamadığını ağzında bir lokma gibi yuvarlayıp öyle yaktı mumları İstanbul.
Burada, bu terasta bir Majeste'ye hazırlanmış gibi huzurla, meltemle donatılmıştı gece. Kanatları duruyordu Çelebi'nin! Gözümü açınca değil, kapatınca gördüğüm kanatları! Siz de burada olsanız görürdünüz. Ama ne görmek!


Kule 1-2!
Sana sorular sormaya,
Sana cevaplar bırakmaya,
Kanat izleri duruyor mu diye bakmaya; Ay, bir bacanın içinden geçerken, ay kulenin batısına ilerler, uçaklar göğün sırtından süzülürken üstelik tekneler Boğaziçi turundayken geldim.

Yaşama 'Başkalık, Deha ve İncelik' katanlara adanmış bir yazının içinden selamlayarak seni, kıta aşırı uçuşundan Üsküdar'a konuşundan yıllar yıllar sonra anmaya; Hezarfeeeeen! Çok uç, çok anıl! demeye geldim.

Burada denizler ne güzel mavi ah bir görsen şimdi! ''O zaman da maviydi hem ben üzerinden uçtum bile'' deme Hezarfen, aynı yüzyılda yaşamak isteyip kaçırdıklarımıza böyle takılıyoruz biz; tekneler hep özgür, denize bak; güpgüzel mavi!


Yazıya katkılarından dolayı 'Louis Appartements Galata'ya teşekkür ederim.

Elçin Gören  
3 Nisan 2015
(Bu asıl yazının kısmen düzenlenip kısaltılarak dergiye uygulanmış hali alttadır)